Aile İçi Şiddetin Görünmeyen Yüzü. Aile, bireyin sığınağı, güvenli limanı olması gereken yerdir. Hepimiz kapıyı kapattığımızda dış dünyanın karmaşasından uzaklaşıp, bizi anlayan ve destekleyen insanların yanına dönmek isteriz. Ancak ne yazık ki her ev bu güveni sunmaz. Bir Aile Danışmanı olarak gözlemlediğim ve elimizdeki bilimsel verilerin de doğruladığı üzere, sağlıklı ve sağlıksız aile yapıları arasındaki en keskin ayrımlardan biri, çatışmaların yönetimi ve şiddetin varlığıdır.
Sağlıklı ve Sağlıksız Aile Arasındaki İnce Çizgi
Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekir: Hiçbir aile dertsiz değildir. Sağlıklı ailelerin, sağlıksız aile yapılarından daha az problem yaşadıkları düşünülemez. Araştırmalar, mutlu ve güçlü ailelerin, hiç sorun yaşamayanlar değil, birçok açıdan dengeli olan ve problemleriyle başarılı şekilde başa çıkabilen aileler olduğunu göstermektedir. Ancak sağlıksız, yani “dengesiz” olarak tanımladığımız ailelerde durum farklıdır. Bu ailelerde işlevsellik bozulmuş, sınırlar belirsizleşmiş ve iletişim kopmuştur. Sağlıksız ailelerin en belirgin ve can yakıcı özelliklerinden biri, aile içinde şiddet ve istismar duygularının oluşmasıdır. Şiddet denildiğinde akla ilk gelen fiziksel saldırı olsa da, aile içi şiddet çok daha sinsi ve çok katmanlı bir yapıya sahiptir.
Aile İçi Şiddetin Görünmeyen Yüzü

Duygusal ve Sözel İstismar: Sağlıklı ailelerde kişisel saldırı ya da şiddet içeren kavgalardan özellikle kaçınılır. Buna karşın, sağlıksız aile dinamiklerinde bireyler birbirlerine karşı yoğun öfke ve kırgınlık duyarlar. Bu öfke, sadece fiziksel bir eylemle değil; hakaret veya küfür içeren sözlerle, aşağılamayla ve yok saymayla kendini gösterir. Duygusal şiddetin temelinde genellikle empati eksikliği yatar. Aile üyeleri birbirlerine şefkatle yaklaşmaz, merhamet göstermez ve birbirlerine sevgi ya da ilgi göstermekte zorlanırlar. Bir eşin diğerine küserek günlerce konuşmaması, iletişimi bir ceza yöntemi olarak kullanması da bir şiddet türüdür. Nitekim sağlıksız ailelerde küskünlüklerin günlerce uzadığı ve çatışmaların çözümsüz kaldığı görülmektedir. Çatışma Kaçınılmazdır, Yıkım Değilİlişkilerde çatışmaların yaşanması kaçınılmazdır ve aslında insanların birbirlerini tanımaları sürecinin doğal bir parçasıdır. Ancak şiddetin ortaya çıktığı nokta, bu çatışmanın nasıl yönetildiğidir. Sağlıklı aileler, bir kriz veya çatışma anında sessiz kalmak yerine konuşmayı yeğlerler. Duygularını dile getirip, problemi çözmeye odaklanırlar. Oysa şiddet eğilimi olan veya sağlıksız iletişim kuran ailelerde, sorun çözme becerileri azdır. Bireyler kendi çıkarlarını ailenin ortak çıkarının önünde tutar ve olaylara bakış açıları uzlaşmaz derecede farklıdır. Bu noktada duyguların rolü büyüktür. Bazı bireyler geçmişlerine baktıklarında duygularını hissetmekten korkma eğiliminde olabilirler veya duyguların tehlikeli olduğunu, onları uzak durulması gereken durumlara sokacağını düşünebilirler. Bu duygu korkusu ve bastırılmışlık, kriz anlarında sağlıklı bir dışavurum yerine patlamalara veya şiddetli tepkilere zemin hazırlayabilir. Oysa duyguların yaşanması, insanların hayata uyum sağlamasına ve katkıda bulunmasına yardımcı olur. Şiddetin Çocuklar ve Aile Üyeleri Üzerindeki EtkisiŞiddet ve istismarın olduğu bir evde güven duygusu yok olur. Aile üyeleri birbirlerine karşı güvensizdir. Bu ortam, özellikle çocuklar üzerinde derin yaralar açar. Sağlıksız aile yapılarında, çocuklarda davranış bozuklukları veya aile üyelerinde ruhsal sıkıntılar görülme sıklığı artar. Ayrıca bu aileler genellikle iki uçta savrulur: Ya “Kopuk Aileler” gibi az bağlılık, izolasyon ve iletişim eksikliği yaşarlar ya da “İç İçe Aileler” gibi birbirlerine fazla karışılan, bireyselliğin ve bağımsızlığın yok olduğu boğucu bir ortam yaratırlar. Her iki uç nokta da şiddetin farklı formlarını (ilgisizlik veya baskı) besleyebilir. İyileşmek Mümkün Mü?Elbette mümkündür. Aile olmak, dinamik bir süreçtir. Sağlıklı ailelerde de stresler, krizler ve zorluklar vardır; ancak onları farklı kılan, değişim ve gelişimlere bağlı olarak kurallarını esnetebilmeleri, gerekirse değiştirebilmeleridir. Şiddetin ve sağlıksız iletişimin hüküm sürdüğü bir evden, huzurlu bir yuvaya dönüşüm “diyalog” ile başlar. Mutlu çiftlerin dahi yaşadığı çatışmaların %69’unun hiç çözümlenmediği bir dünyada yaşıyoruz. Bu, her sorunu çözmek zorunda olmadığımız, ancak her sorunu konuşabilmek zorunda olduğumuz anlamına gelir. Diyalog kurmak, çiftlerin yaşadıkları çatışmaları yara almadan atlatmalarını sağlar. Eğer ailenizde fiziksel veya duygusal şiddet, yoğun öfke, aşağılama veya bitmeyen küskünlükler varsa, bu bir kader değildir. Sağlıklı ailelerde bulunan takdir, bağlılık, net roller ve krizle baş etme stratejileri sonradan öğrenilebilir ve geliştirilebilir becerilerdir. Unutmayın, yardım istemek zayıflık değil, aileniz için atacağınız en güçlü adımdır.
Daha fazlası için tıklayınız.
İletişim için tıklayınız.