Okul Kaygısı ve Çocuk Gelişimi

Okul kaygısı ve çocuk gelişimi: Okul kaygısı, günümüzde çocuk gelişiminde ruhsal sağlığı etkileyen önemli sorunlardan biridir. Kaygı, doğuştan getirilmeyen, aksine genetik aktarımlar olsa dahi yaşam olayları ve deneyimler aracılığıyla tetiklenen, geleceğe dair bir senaryo olarak tanımlanabilir.

Okul Kaygısı ve Çocuk Gelişimi

Okul Kaygısı ve Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkileri

Çocuklarda okul kaygısının ortaya çıkmasında hem aile içi dinamikler hem de çocuğun kendi gelişimsel özellikleri ve yaşadığı sosyal çevre önemli rol oynar.

Okul kaygısının temelinde yatan nedenlerden biri, ebeveynlerin çocuklarına dünyayı güvensiz bir yer olarak öğretmeleri veya tutarsız sevgi ve ilgi göstermeleridir. Aşırı evhamlı ebeveyn tutumu, çocuğun gelişimine ket vurarak kaygılı bir bağlanma stilinin oluşmasına neden olabilir. Bebeklik döneminde kurulan bağlanma stilleri, bireyin ileriki yaşlardaki ilişkilerine ve dünya algısına yansır; güvensiz bağlanan bir çocuk, dünyayı kaygı duyulacak bir yer olarak algılayabilir. Çocukların keşfetme ve özerklik geliştirme süreçlerinde sertçe cezalandırılmaları utanç ve şüphe duygularına yol açarak hareketsizliğe neden olabilir. Bu durum, çocuğun okul ortamında yeni şeyler denemekten veya kendini ifade etmekten çekinmesine zemin hazırlayabilir. Ayrıca, anne babasının evliliğini kurtarmak, depresyonunu bitirmek veya babalarını eve bağlamak gibi “görevler” için dünyaya getirilen çocuklar, kendilerine ait olmayan beklentilerin altında ezilerek kaygı yaşayabilirler.

Akademik başarı ve sosyal ilişkiler de okul kaygısında belirleyici faktörlerdir. Çocukların ancak başarılı olduklarında sevileceklerini düşünmeleri, performans kaygısını tetikleyebilir. Başarısızlıkların cezalandırılması veya küçümsenmesi, yetersizlik ve özgüven eksikliği duygularının gelişmesine yol açabilir . Okul ortamında akran zorbalığına, utandırılmaya, aşağılanmaya veya ötekileştirilmeye maruz kalmak, desteksiz kalındığında travmatik bir deneyime dönüşebilir ve okuldan kaçınma veya sosyal içe kapanma gibi davranışlara yol açabilir. Ayrıca, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) veya Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) gibi gelişimsel bozukluklar, çocukların okulda dikkatlerini sürdürme, sırasını bekleme veya akademik görevleri yerine getirmede zorlanmalarına neden olabilir. Bu durum, akademik başarısızlık ve yetersizlik duygularıyla sonuçlanarak okul kaygısını artırabilir. Aile içindeki iletişim eksiklikleri ve çözülmemiş çatışmalar da çocukların duygusal yükünü artırarak kaygılarını derinleştirebilir.

Okul kaygısı ve çocuk gelişimi

Okul Kaygısı ve Çocuk Gelişimi

Okul kaygısı yaşayan çocuklarda çeşitli belirtiler gözlemlenebilir. Bedensel olarak mide bulantısı, mide krampları, boğazda yumru hissi veya baş ağrıları gibi fiziksel tepkiler ortaya çıkabilir. Duygusal düzeyde korku, gerginlik, boşluk hissi, öfke, suçluluk veya utanma gibi yoğun duygular yaşanabilir. Bilişsel olarak dikkat toplamada ve karar vermede güçlük çekebilir, olaylar üzerinde kontrolü olmadığına dair çarpık düşünceler geliştirebilirler. Davranışsal olarak ise sosyal çekilme, okul reddi, içe kapanma veya özellikle erkek çocuklarda saldırgan davranışlar gibi tepkiler görülebilir.

Okul kaygısıyla başa çıkmada ailenin ve okulun işbirliği çok önemlidir. Ebeveynler, çocuklarına yönelik sıcak ve kabul edici bir iletişim kurmalı, onların duygularını anlamaya çalışmalı ve empati göstermelidir. Demokratik ebeveynlik, çocukların suçluluk duygularıyla başa çıkmalarına ve girişimciliklerini geliştirmelerine yardımcı olur. Çocukların yeteneklerini ve ilgi alanlarını keşfetmeleri teşvik edilmeli, başarıdan çok çabalamaları desteklenmelidir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların durumunu kabul etmek, terapötik eğitim ve psikiyatrik destek sağlamak, okulu ve öğretmenleri bilgilendirmek ve çocukları cesaretlendirmek önemlidir. Aile içinde yaşanan krizlerin doğru yönetilmesi ve çocuklara duygusal ve gerçekçi destek sunulması, kaygı düzeyini azaltabilir. Gizliliği ve etiği bozmadan destekleyici bir model olmak, çocukların kendilerini değerli hissetmelerine yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, okul kaygısı, çocukların karmaşık iç dünyaları ve aile-sosyal çevre etkileşimleriyle şekillenen çok boyutlu bir sorundur. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin empatik bir yaklaşımla çocukların duygusal ihtiyaçlarını anlamaları, özgüvenlerini desteklemeleri, açık iletişimi teşvik etmeleri ve gerektiğinde profesyonel yardım almaktan çekinmemeleri, çocukların sağlıklı bir gelişim süreci geçirmeleri ve okul kaygısıyla etkili bir şekilde başa çıkmaları için hayati öneme sahiptir.

Daha fazlası için tıklayınız.

İletişim için tıklayınız.

Scroll to Top